depremden korunma yalıtım

DEPREMDEN KORUNMADA YALITIM ÖNLEMLERİ

Yapılarda depremden korunmada öncelikle yapı elemanlarının, yapı taşıyıcı sisteminin korunması sağlanmalıdır. Alınacak yalıtım önlemleriyle, yapıların iç ve dış etmenlere karşı korunmasının yanı sıra, depreme karşı korunması da sağlanmış olmaktadır. Öte yandan, yapılara su girişinin engellenmesi, suyun yapı ve yapı ürünlerine zarar vermeden uzaklaştırılması, yapılarda su buharı kontrolünün sağlanması ve ortamlar arasındaki ısı geçişlerinin dengelenmesi gibi ölçütler alınacak yalıtım önlemlerinin kurgulanmasındaki temel ilkelerdendir. Bunların yanı sıra, taşıyıcı sisteme zarar verecek hava geçişlerinin yapı üretimi süresince yalıtımla ilişkili olarak göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 

Yapılarda yalıtım önlemleri; döşemelerde, duvarlarda ve duvar boşluklarında, çatılarda ve yine derzlerde kurgulanabilmektedir. Döşemelerdeki önlemler, döşemenin zemine oturan, ara kat ya da konsol olma durumu ile ilişkilidir. Zemine oturan döşemelerde, sürekli zeminle ilişkili olmaları nedeniyle kılcallık yoluyla su geçişi olmaktadır. Döşemenin temel döşemesi olması durumunda, döşemede yeraltı suları etkili olurken, ısıtılan bir hacmin döşemesi olması durumunda, döşemede ısı kayıpları gerçekleşmektedir. Ara kat döşemelerinde, birbirinden bağımsız ısıtma yapılan katlar arasındaki döşemelerde oluşan ısı geçişlerinin engellenmesi amacıyla ısı yalıtımı yapılmaktadır. Bununla birlikte, özellikle suyun etkili olduğu hacimlerdeki bu tip döşemelerde, ısı yalıtım ürünlerinin korunması amacıyla su yalıtımı da yapılmaktadır. Konsol döşemeler ise, çoğunlukla altlarının açık olması nedeniyle hava akımlarından etkilenmekte ve buralarda ısı kayıpları gözlenmektedir. Bununla birlikte, cepheye çarpan ya da cepheden sızan suların konsol döşeme kesitinde hasarlara neden olması söz konusudur. Bu nedenle, döşemelerde alınacak önlemlerde bu etmenler dikkate alınmalı ve yapılacak yalıtımlarla döşemelerin depremde hasar görmemesi sağlanmalıdır.

Duvar ve duvar boşluklarındaki önlemler, duvarların hava bölgesinde ya da zemin bölgesinde bulunmasıyla ilişkili olarak kurgulanmaktadır. Yapılarda hava bölgesinde bulunan duvar ve duvar boşluklarının; ısı, hava, su buharı akışını, yağışların geçişini, ışığı, güneşi, radyasyonu, gürültüyü, yangını kontrol edebilmesi, dayanıklı, estetik ve ekonomik olması gerekmektedir. Bu nedenle, bu bölgedeki duvar ve duvar boşlukları belirtilen özelliklerle ilişkili olarak, bulundukları iklim koşullarına, kullanıcı ya da tasarımcının tercihlerine göre çeşitli şekillerde düzenlenebilmektedir. Su ve ısı etmenlerine karşı oluşturulan çözümler de, bu doğrultuda değişiklik göstermekte, dıştan yalıtımlı, içten yalıtımlı ya da diğer çözümler (sandviç duvar uygulamaları vd.) olarak çeşitli şekillerde kurgulanabilmektedir. 

Öte yandan, zemin bölgesinde bulunan duvarlar olarak nitelendirilen, bodrumlu yapılarda bodrum duvarları, bodrumsuz yapılarda da temel duvarları, yapılarda taşıyıcı duvar olarak işlev görmektedir. Çoğunlukla betonarme perde duvar özelliği gösteren bu duvarlar, zemin nemi, birikinti suları, basınçlı ve basınçsız yeraltı suları ve sızıntı sularından oluşan zemin bölgesindeki su ve nemin etkisinde kalmaktadır. Bu nedenle, yapının taşıyıcı sistemi zarar görebilmekte, bu durum da depremde risk oluşturabilmektedir. Aynı zamanda, bu duvarların ısıtılan bir bodrum duvarı olarak düzenlenmesi durumunda, yapının bu bölümlerinde ısı kayıpları oluşabilmektedir. Dolayısıyla, yapıların zemin bölgesinde bulunan duvarlarında hasar oluşmaması ve deprem dayanımının artırılması amacıyla, yalıtım çözümlerinden yararlanılmakta dır. Bu çözümler de, hava bölgesinde bulunan duvarlarda üretilen yalıtım çözümlerine benzer şekilde, dıştan yalıtımlı ya da içten yalıtımlı olarak kurgulanabilmektedir. 

Çatılardaki önlemler ise temel olarak, çatıların eğimli ya da teras çatı olması ile ilişkilidir. Bulundukları iklim koşullarına, kullanıcı ya da tasarımcının tercihlerine göre, eğimli ya da teras çatı olarak düzenlenen çatılarda ve çatı ürünlerinde, havalandırma, buhar difüzyonu, yağışlar, güneşin zararlı ışınları, ısı kayıp ve kazançları gibi etmenler sonucunda, küflenme, çürüme, kırılma, iç ortamda ısısal konfor koşullarının bozulması gibi çeşitli hasarlarla karşılaşılabilmektedir. Bu hasarların önlenmesi ve yapıların deprem dayanımının artırılabilmesi amacıyla eğimli çatılarda; çatı arası ısıtılması ya da ısıtılmaması durumlarına göre yalıtım çözümleri kurgulanırken, teras çatılarda geleneksel ya da ters çatı uygulamalarından yararlanılmaktadır 

Bunlara ek olarak, deprem yükü, ısı değişimleri, zemin oturmaları gibi etkenler, yapılarda hasara neden olabilecek gerilmeler oluşturmaktadır. Bu gerilmelerin yapıyı etkilememesi amacıyla da, yapılarda bilinçli olarak genleşme, kaplama ve duvar boşlukları derzleri bırakılmaktadır. Derzlerde su ve ısı yalıtımına yönelik olarak, su tutucu bantlar, derz dolgu macunları, derz profilleri ve derz contaları gibi derz ürünleriyle çeşitli çözümler üretilmektedir. Ayrıca, yapılarda derz oluşturulması sırasında çeşitli düzenlemelere gidilebilmektedir.

 

Kaynak : İzolasyon Dünyası Dergisi – Sayı 108